Öğrencilik dönemimde öğle yemeklerini Turan Emeksiz Aş Evinde yerdik. Yemek için uzun kuyruklara girerdik. Canımız sıkılmasın diye yaratıcı öğrencilerin duvarlara yazdığı yazıları şiirleri okurduk. Bir duvar edebiyatı oluşmuştu ve herkes bundan memnundu. “ Kadın kadın söyle nedir senin göbek adın ?” Veya Arif Nihat Asya’ya ait olan şu dizeler; “ Afrodit istiridyeden doğmuş yazık / Doğacak ana bulamamış zavallıcık. “ 20’li yaşların verdiği saflık, toyluk ve masumiyetle kadınları keşfetmek için büyük bir merak içinde gayret harcar dururduk. Kadınlar hakkında ilmimizi arttırmak için, “ Nereden geldi bu tatlı varlıklar? “ diye araştırırken karşıma Lilith anamız çıkıverdi. Adem babamızın Havva anamızdan önceki eşi. Şimdi gelin Lilith hakkında derlediklerimi sizinle de paylaşalım.

Adem’in ilk eşini anlatan en eski Lilith efsanesi “Ben Sira Alfabesi “ denilen yazı türüyle yazılmıştır. Uzmanlar ilk Lilith kaynaklarının 8. Ve 10 yüzyıllar arasından kaldığını belirtiyorlar ama bunlar yazılı kaynaklar, asıl efsanenin ne zamandan geldiğini anlamak ve öğrenmek mümkün değil.

Antik çağdan kalma bazı muskalarda öykünün ancak ilk paragrafına rastlanıyor. Zohar yani Musevi Kabbalası’nın yorumlarında ve Gershom Scholam’in “ Major Trends in Jewish Mysticism” ( shf. 174) adlı kitabında Lilith ile ilgili daha eskilere yönelik göndermeler vardır. Bu konuda yeterince araştırmanın yapıldığı da söylenemez ve hatta kasten yapılmadığı söylenebilir. Peki neden?

Şimdi başka bir kaynağa bakalım; Kral Nebuchadnezar’ın küçük oğlu hastadır. Kral, büyücü Ben Sira’ya “ Oğlum iyileşsin, eğer bunu yapmazsan seni öldüreceğim “ der. Ben Sira oturur ve üzerinde kutsal isimlerin yazılı olduğu bir tılsım yani bir madalyon hazırlar. Tılsımda, şifa verici meleklerin isimleri, şekilleri, kanatları, elleri ve ayakları görünerek çizilmiştir.

lillith01

Ben Sira’nın üzerinde kutsal isimlerin yazılı olduğu İbrani tılsımı. Tılsımda, şifre verici meleklerin isimleri, şekilleri, Kanatları, elleri ve ayakları görünerek çizilmiş ve koruyucu dualar yazılarak, yeni doğmuş bebeklerin korunmaları amaçlanmıştır.

Nebuchadnezzar tılsıma bakar; “ Bu kim? “ der ve Ben Sari anlatır ;“ Bunlar tıp melekleri Snvi, Snsvi, ve Smnglof. Tanrı Adem’i yarattıktan sonra onun yalnız olduğunu gördü Ve adamın yalnız olmasının iyi olmadığına karar verdi. (Tevrat/Genesis 2:18).

Tanrı Adem için topraktan bir kadın yarattı ve ona Lilith adını verdi, ama Adem ve Lilith kavga etmeye başladılar. Lilith Adem’le yatmak istemiyordu. Kendisinin de Adem gibi topraktan yaratıldığını yani eşit varlıklar olduklarını söylüyordu.

Anlaşmazlık sürdü gitti ta ki Lilith Tanrı’nın kutsal isimlerinden birisini kullanıp, göğe uçuncaya kadar. Adem Tanrı’ya dua etti ve kadının kendisini terk ettiğini söyledi. Bunun üzerine Tanrı üç meleğine, Lilith’i geri getirmeleri için görev verdi ve eğer Lilith Adem’e geri dönmeyi kabul etmezse, her gün yüz çocuğunun öleceğini söylemelerini emretti.

Melekler Tanrı’nın yanından ayrılarak Lilith’i Mısırlılar’ın intihar etmek için kullandıkları suyun ortasındaki adacıkta bulup, Tanrı’nın dileğini bildirdiler ama Lilith geri dönmek istemedi. Bu kez melekler onu suya batırıp boğacaklarını bildirdiler. Bunun üzerine Lilith şöyle cevap verdi; “ Beni rahat bırakın, sadece hastalıklı bebekler doğuruyorum; eğer erkek bir bebek olursa doğumdan sonra 8 gün, kız bebek olursa 20 gün onun kölesi olacağım.”

Melekler ısrar etmeye devam ettiler ama Lilith Tanrı’nın adına yemin ederek meleklere ; “ Ne zaman isimlerinizi veya şekillerinizi bir muskanın üzerinde görürsem, onu takan bebeğe ölüm vermeyeceğim.” dedi ve her gün yüz çocuğun ölmesini kabul etti. Anlatılanlara göre her gün yüz şeytan aynı nedenden öldü ve bizler o günden bu yana, o meleklerin isimlerini küçük çocukların boyunlarına asılı muskalara yazdık. Lilith meleklerin isimlerini her gördüğünde yeminini hatırlar ve çocukları korur. “

Ben Sira’nın krala anlattıkları bu kadar ama efsanenin bir diğer versiyonu daha var; Batılı bir çok insan için tanrı erkeği ve kadını kendi suretinde yaradılışın altıncı gününde yaratmış ve sonra onlara dünyayı vermiştir. Ama o anda aslında Havva henüz yoktur. Tanrı, Adem adını verdiği ilk insana yaşayan her canlının adını öğretir ve dişi, erkek olarak iki ayrı cins olduklarını gösterir. Adem’in o sıralarda 20 yaşlarında olduğuna inanılır.

Adem, hepsi birer çift olan canlıların birbirlerine duydukları aşkı kıskanmaya başlar. Her dişi canlı ile beraber olmaya çalışır ama tatmin olamayınca haykırır; “Hepsi canlı ama ben uygun eş değilim !..“

Adem Tanrıya bu haksızlığı gidermesi için dua etti ve Tanrı ilk kadını yani Lilith’i yarattı, onu da Adem gibi oluşturdu ama bu kez saf toprak yerine Adem’den kalan tortuları kullanmıştı. Adem’in artıklarından Naamah ve Asmodeus başta olmak üzere sayısız cinler türemişti ve bunlar insanlığın başına nesiller boyu dert olacaklardı. Hatta biri yıllar sonra Lilith ve Naamah, cinlere hükmeden peygamber Kral Süleyman’ın Kudüs’te fahişeleri yargılamasına bile çağırıldılar. Adem ve Lilith asla barış içinde olamadılar. Adem ne zaman Lilith ile yatmak istese reddedildi; Lilith Ademin altında yere uzanmak istemiyordu ve “ Niçin seninle yatayım ki? “ diyordu. “ Ben de topraktan yaratıldım ve seninle eşitim.”

Adem onu zorladı ve güç kullandı ama Lilith öfkeyle karşı çıkıp, Tanrı’nın sihirli adını söyleyerek uçarak Adem’i terk etti. Adem Lilith’i Tanrı’ya şikayet etti; Tanrı ilk olarak meleklerinden Senoy, Sansenoy ve Semangelof’u yollayarak, Lilith’i geri getirmelerini istedi. Melekler Lilith’i Kızıldeniz yakınlarında buldular; orası şehvet şeytanlarının merkeziydi. Melekler Lilith’e Adem’e geri dönmesi gerektiği aksi takdirde kendisini boğacaklarını söylediler. Lilith cevap olarak ; “ Burada kaldıktan sonra Adem’e namuslu bir ev kadını olarak nasıl dönebilirim? “ dedi.

Melekler ısrar edince; “ Tanrı beni yeni doğmuş çocuklara yaşam vermekle görevlendirdi. Erkek çocuklar yaşamın sekizinci gününde sünnet olduklarında, kızlar ise yirminci günde ölecekler. Ben sizin isimlerinizi veya görüntülerinizi yeni doğmuş bir bebeğe takılı bir madalyonun üstünde görürsem, yemin ederim onları esirgeyeceğim.” Lilith’in sözü kabul edildi ama Tanrı onu cezalandırdı ve her gün onun cin olan bebeklerinden yüz tanesi ölmeye başladı.

Lilith insanların bebeklerini öldüremedi çünkü hepsinde meleklerin adı yazılı muskalar vardı ve kendi verdiği söze sadık kalmak zorundaydı. Bazı kaynaklara göre Lilith, saba Melike’sine karşı Zmargad’ın kraliçesi oldu ve cinlerine Job’un oğullarını öldürttü. Ama Adem’in laneti sürüyordu. Adem Cennet’ten kovulana kadar Lilith’e lanet etmeyi sürdürdü. Lilith ve meleklerden Naamah intikam olarak insanların bebeklerini boğup öldüremediler ama erkeklerin rüyalarına ayartıcı olarak girdiler ve yalnız uyuyanların bazıları onların kurbanı oldular.

TEVRAT: ISAIAH – İŞAYA 34:14

“Vahşi kediler orada çakallar ile buluşacak; Lilith orada rahat edecek ve dinleneceği yeri bulacak. Orada baykuş yuva yapacak ve yumurtalarından kendi gölgesinden yavrular çıkacak. Ve kiteler eşleriyle orada toplanacaklar”

Not: Baykuş, Lilith efsanesinde kutsaldır. Bir rölyefte lilith yanında baykuşlar, arkasında ise çöl aslanlarıyla görülür. İki elinde ise, Mısır’ın ölümsüzlük simgesi olan Ankh’ın Sümer versiyonlarını tutmaktadır. Kite, leş yiyici kuş anlamındadır. Akbaba olabilir.

KAYNAKLAR:

  1. Yaratılış mitleri arasında, yani Genesis I ve II’de farklılıklar vardır. Birisinde Lilith’in Adem’in ilk eşi olduğu tahminidir ama çok eski bir Judea dokumasında ve ağızdan gelen kutsal söylencelerde Lilith’in adı geçer. İkincisi daha eski olan bildiğimiz kaburga kemiği yaklaşımıdır. Lilith antik Canaan yazıtlarında bir Anaath kadını olarak geçer ve nikahsız, çok kişiyle cinsel ilişkiye girmiş biri olarak tanımlanır. Zaman içerisinde peygamberler İsrailli kadınları irşat ederken, Lilith öyküsünü kullandılar ama öykünün bu arada değişime uğradığı da düşünüldü. Antik yazmalarda Lilith’in su cinleri tarafından kaçırılarak işkence gördüğü ve küçük Nil adasına sığındığı şeklinde farklı bir diğer öyküye daha rastlanır. Adem’in artıklarından doğan cin Asmodeus, Tevrat’ta Sarah’ın altı kocasını boğan ve Tobias’ın kalbini yakıp, karaciğerini evlilik gününde balıklara yediren kötü cin olarak geçer.
  2. Lilith’in meleklerle anlaşması bin yıllar öncesinden beri çeşitli Musevi komünlerinde bir törenle canlandırılmıştır. Özellikle yeni doğan erkek çocukların Lilith’e karşı korunmaları sünnetle simgelenir. Sodyum karbonat veya kömürle doğum odalarının duvarlarına bir daire çizilir ve duvara “Adem ve Havva; Lilith dışarı” yazılırdı. Ayrıca kapıya üç meleğin Senoy, Sansenoy ve Semangelof (Anlamı doğal olmayandır) adları da yazılırdı.
  3. Eğer Lilith başarısız olursa, bebek uykusunda gülümser, tehlike varsa bir bilge kişi bebeğin dudaklarına bir parmağıyla hafifçe vurarak, Lilith’in dışarı kaçmasını sağlardı.
  4. Lilith sözcüğü Babil – Asur dillerinden “Lilitu” dan gelir. Anlamı dişi cin veya rüzgar ruhudur. Babil büyülerinde sık rastlanan bir isimdir. En eski kaynak MÖ. 2000’den kalan ve Ur kentinde bulunan bir Sümer tabletidir. Burada isim “Lillake” dir ve Gılgamış’ın Söğüt Ağacı öyküsünde geçer. Lillake dişi bir cindir, bir söğüt ağacının gövdesinde yaşar. Tanrıça Inanna’ya (Anath) bağlıdır ve Fırat kıyılarında bulunur. Popüler İbrani etimolojisinde Lilith sözcüğünün kökeni, “lail,” yani “Gece” den gelir ve uzun saçlı bir gece canavarı olarak betimlenir. Aynı tanım, Arap folklöründe de vardır. Kral Süleyman, Saba Melikesinin Lilith olduğundan kuşkulanır, çünkü Melike’nin bacakları kıllıdır.
  5. Lilith’in çocuklarına “Lilim” adı verilir. Tevrat’ta tüm yaratılmışların Lilim’den korunması için Tanrıya dua edilmesi belirtilir. “Sayılar VI:26” Dördüncü yüzyıl yorumcularından Hieronymous Lilith’i Baştanrı Zeus tarafından terk edilen Libya kraliçesi Lamia ile özdeşleştirir. Zeus’un karısı Hera, Lamia’nın çocuklarını çaldığı için, o da başkalarının çocuklarını çalar.
  6. Lamia uyuyan erkekleri ayartır, kanlarını yalar, etlerini yer. Lilith ve yanındaki cinler “Empusae”, “Korkutan Kurtlar” veya “Hekate’nin Çocukları” olarak Grek mitolojisinde yer alırlar. Bir Hellen rölyefinde çıplak Lamia’nın uyuyan bir gezginin sırtında oturduğu görülür. Temelde kadının erkeğin baskısına direnmesi vardır; kadının bir mal olarak görülmesine ve daima erkeğin altına yatmasına karşı çıkılması yönünden değerlendirilirse, Lilith bir simge ve belki de ilk feminist düşüncedir. Eski Grek Witch yani Cadıcılık törenlerinde Hekate’ye tapılırken kadının seks sırasında üstte olma pozisyonuna önem verilirdi, erken Sümer resimlerinde de, Hititler kadar olmasa da bu olaya önem verilir. Malinowski, Malezyalı kızların seks sırasında sırtüstü yatmayı saçma bulduklarını, bu durumda pasif kalarak hareket edemediklerini söylediklerini yazar. Bunu onlara öğreten misyonerlerin yüzünden, bu tür seks yapmak literatürde “Misyoner Pozisyonu” adıyla yer alır.
  7. Naamah, hoş, latif demektir ve cinlerin tapınırken söyledikleri hoş şarkılar anlamına da gelir. Lilith’in kraliçe olduğuna inanılan Zmargad veya Smaragdos kenti yarı akuamarin taşından yapılmıştır ve su altındadır. İsmini Homeros’un epigramlarına göre Smaragos adlı bir cinden alır.

LİLİTH VE ÖLÜ DENİZ YAZMALARI

Aslında İşaya Ayeti temel olarak yeterlidir ama iki ilginç yön var; Görülür ki, İşaya 34/14’ çöl hayvanları şeytansı varlıklar olarak tanımlanırlar. İkincisi Garcia Martinez’in Ölü Deniz Yazmaları yorumuna göre Lilith çoğul bir sözcüktür. Yani yazmalarda Lilith çoğul anlamdadır, bir değil, birkaç demonik varlığı simgeleyerek, Tevrat’ı destekler. Yorum şöyledir; “En büyüğün parlaklığını, ihtişamını ilan ederim; onun emriyle korkunç ve kötü tüm ruhlar, yok edici melekler, yurtsuz ruhlar, cinleri Lilith’ler, baykuşlar ve çakallar bilginin ruhunun bir vuruşuyla küle dönüşsünler…”

ALEISTER COWLEY’IN
“DE ARTE MAGICA”SINDAN

(Bölüm: XII)

“ İbraniler arasında Kabbala kökenli öğretilerde Zraa veya Semen’in yaratıcı gücünün doğal olarak gelişemeyeceği belirtilir. Anlatılara göre, Havva yaratılmadan önce Adem’in rüyaları Lilith’i yaratmıştır; Lilith dişi bir cindir ve kötü bir ırktandır. Aslında Lilith dinsel dogmaları simgeler. Burada anlatılmak istenen evlilikle ilgili sınırlamalardır. Kutsal bir akit istenir ama törenden önce yıkanılacak ve dua edilecektir. Tüm şehvani düşünceler kontrol altına alınmalıdır. Amaç yalnızca yeni bir canlıyı yaratmak yani döllenmek için olmalıdır. Tanrı’nın kutsanması gerçekten istenmeli ve çocuk onun korumasına verilmelidir. Öte yandan bu kurama göre “Aşk anlaşması”nın nedeni Eter veya Akaşa’da yani ruhsal plandaki majikal bir karışıklığın sonucudur ve böyle bir doğal çekim ölü insan ruhları yaratır. Bütün seksüel anlaşmalar Semen’in yayılması, gelişmesi ve öteki ruhları çekmesidir ve burada kötülük vardır. Geceye ait kirlenmeler yani orgazm sonucu boşalmalar kötü varlıkların işidir ve özünde vampirimsi etkiler vardır. Fakat istemli steril anlaşmalar da cinleri yaratır veya majikal çalışmalar ve konsantrasyonlarla cinlerin amaca uygun kullanılmaları mümkündür. Bu bir aşıdır ve aşının tutması için bir kadının bir erkekle çiftleşirken yaydığı enerji gereklidir. Bizler şimdilerde bu metotları adapte ettik, ruhsal ekstaziyi seksüel anlamda elde ediyor ve Erotocomatosa Lucidity adını veriyoruz. Lilith bunun simgesi ve enerji yolu veya astral kanalıdır…

LİLİTH

“Sevgi ışıklıdır ısıtır”
Demişti Ulu yaratan
Adem denedi önce birlikteliği
İhtirasla tutuşunca
Lilith tercih etti tekliği.
Duygular hırsa kapılınca
Sarıverdi alevler her yanı
Kül etti güzel olanı.
Bencillik yok edince sevgiyi
Lilith terk etti Ademi
Yürümedi o günden bu güne
Kadın erkek denkliği
Lilith’ten gelen şeytan tüyü
Havva’ya da bulaştı
O zamandan bu yana
Kadınlar şeytanlaştı.

Mustafa Süreyya SEZGİN
İstanbul, 08.01.2004

 
sunum-indir

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir